Ömrünün son yıllarını Kayseri’de geçiren Mevlana Celaleddin Rumi’nin hocası Seyyid Burhaneddin hazretlerinin türbesi bugün Kayseri’de en çok ziyaret edilen türbelerin başında gelmektedir. Seyyid Burhaneddin Türbesi; Ahmet Eflaki’nin “Ariflerin Menkıbeleri” isimli eserinde asıl isminin Hüseyin olup, 1165 yılında Özbekistan’ın Tirmiz kentinde doğduğu ifade edilmektedir. Mevlana Celalleddin Rumi’nin hocasıdır. 9 yıl boyunca Konya’da Mevlana’nın hocalığını yapmış ve Konya’ya geçmeden önce 2 ay Kayseri’de kalmıştır. Seyyid Burhaneddin Mevlana’nın eğitiminden sonra Kayseri’ye dönmüş ve ölümüne kadar 9 yıl burada yaşamıştır. Ölümüne yakın Kayseri Moğollar tarafından işgal edilip, yağmalanmıştır. Kayseri’nin Moğol ordusu tarafından işgal ve talanı esnasında Mevlana’nın hocası Seyyid Burhaneddin, tüm olayların tanığı olmuştur. Seyyid Burhaneddin 1244 yılında vefat etmiştir. Ahmet Eflaki’ye göre ölüm hadisesi şöyle gerçekleşmiştir: “Seyyid hazretlerinin ömrü sona erip de öteki dünyaya hareketi yaklaşınca hizmetçisine bir testi sıcak su hazırlamasını emretti. Hizmetçi biraz sonra gelip, ‘Suyu ısıttım’ deyince Seyyid, ‘O halde git kapıyı sıkıca kapat ve dışarıda, Garip Seyyid dünyadan göçtü diye sala ver dedi. Hizmetçi, ‘Ben de ne yapacak, diye başımı ibadethanenin kapısına koyup, gözetledim. Seyyid kalktı, abdest aldı, gusletti, elbisesini giydi, ecel kadehini içerek evin bir köşesine kıvrıldı ve ‘Gökler temizdir, feleklerde olanların hepsi temizdirler. Temiz ruhlar hazırlamışlar, Ey bana bir emanet veren hazır ve nazır Allah lütfedip gel. Bu emaneti benden al. İnşallah beni sabredicilerden bulursun’ diye bağırdı ve ruhunu Allah’a teslim etti.”
Seyyid’in ölüm haberi üzerine matem törenleri tertip edilir. Ölüm kırkı geçtikten sonra bu hususta Kayseri Valisi Sahib Şemseddin, Mevlâna’ya mektup gönderir, Mevlâna saygı göstererek ulu arkadaşlarıyla birlikte Kayseri’ye gelir, Seyyid’in kabrini ziyaretten sonra yeniden matem töreni tertip ederler. Sahib Şemseddin, Seyyid’in bütün kitaplarını ve cüzlerini onlara arzeder, onlar kitapların içinden kendi istediklerini alır, yadigâr olmak üzere birkaç risaleyi de Sahib Şemseddin’e bağışlayıp tekrar Konya’ya hareket ederler.Seyyid Burhaneddin’in türbesi Talas Caddesi üzerinde kendi adıyla anılan büyük mezarlığın içinde bulunmaktadır. Seyyid Burhaneddin’in türbesi, Ankara Valisi Abidin Paşa’nın yardımı ile Kayseri Mutasarrıfı Mehmet Nazım Paşa tarafından 1892 yılında yaptırılmıştır.
Türbe kare planlı olup, kesme taştan yapılmış, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Bu kubbe giriş kapısı dışındaki bölümler tonozlarla kubbeyi desteklemiştir. Türbenin güneyinde ve bitişiğinde de Emir Erdoğmuş’un türbesi bulunmaktadır. Seyyid Burhaneddin türbesi 19. yüzyılın sonunda yapılmış olmasına karşılık Selçuklu üslubundadır. Giriş kapısı üzerinde kitabesi bulunmaktadır. Kitabesinde şu ifadeler yer almaktadır:
“Fard-ı âdab ile zair muhlis ki budur
Merkad-ı muhterem-i Hazret-i Burhaneddin
Çeşm-i irfanına kuhi istersen olmalısın
Cephe say-ı kadem-i Hazreti-i Burhaneddin.” Günümüz Türkçesi ile: “Ey ihlas sahibi ziyaretçi! Burası,
Hazretı Burhâneddin’in hürmete layık türbesidir.
Eğer irfanının gözüne sürme çekmek istiyorsan,
Burhâneddin Hazretleri’nın ayağına, alnını sürmelisin.”
Seyyid Burhaneddin türbesi içerisinde, kubbe altında yarım silindir şeklinde Seyyid Burhaneddin’in sandukası bulunmaktadır. Sandukanın başında Mevlevi şeyhlerinden Kayserili Ahmed Remzi Dede’nin Seyyid hakkında yazmış olduğu (Ayine-i Seyyid-i Sırdan) başlıklı manzum eseri bulunmaktadır. Türbenin içerisinde Hz.Peygamber’in torunlarından 1414 yılında Kayseri’de ölen Seyyid Zeynelabidin’in mezarı da bulunmaktadır.
Türbe girişinin solunda Mevlevi mezar taşları bulunmaktadır. Bunların arasında Kayseri Mevlevi Şeyhi Süleyman Turâbi (1835), şeyhin oğlu Hacı Remzi Efendi (1865), Ahmet Remzi Efendi’nin oğlu Süleyman Ataullah’ın (1904) ve Ahmet Remzi Dede’nin (1944) mezarı bulunmaktadır.
Türbenin etrafında sonraki dönemlerde yapılan türbedar odaları vardır. Türbenin yönetimi 1981 yılından itibaren Kayseri Müze Müdürlüğü’ne devredilmiştir.